Prof. Micaela ile Röportaj
- Öykü Atalay
- 30 Mar 2023
- 4 dakikada okunur
Yazan: Öykü Atalay
Yıllardır okulumuzda İtalyanca eğitimi veren Prof. Micaela ile geçtiğimiz günlerde keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.

Türkiye'ye gelmeden önce nerede yaşıyordunuz?
İtalya'nın tam ortasında olan Ancona'da yaşıyordum. Orada doğdum aynı zamanda.
Türkiye'ye ne zaman geldiniz ve Galatasaray Lisesinde çalışmaya nasıl başladınız?
Türkiye'ye 1998'de geldim, İzmir'e. Üç sene İzmir'de yaşadık eşimle ve sonra İstanbul'a geldik. Galatasaray Lisesine de nasıl geldim söyleyeyim: Bir iş görüşmesi yaptım. O zamanlar Monsieur George Doumergue vardı, onunla görüştüm ve okulda İtalyanca eğitimi vermeye başladım. O zamandan beri Galatasaraydayım.
Şu anda Türkiye'de başka bir şehirde yaşamak ister miydiniz?
Ben daha önce Türkiye'ye turist olarak geldiğimde İstanbul'u çok beğenmiştim. Sonra tabii gezdim, başka şehirleri de gördüm ama bence Türkiye'de yaşamak için en güzel yer İstanbul.
Daha önce farklı ülkelerde yaşamış biri olarak hangi dilleri biliyorsunuz?
İngilizce, biraz Türkçe, biraz Fransızca ve Çince biliyorum. Üniversitedeyken yabancı dil olarak Çince'yi seçmiştim, o yüzden biliyorum. Çin'e de gittim ve bir süre orada kaldım. Ne yazık ki uzun zamandır pratik yapmadığımdan unuttum bir kısmını.
İleride de Türkiye'de mi yaşamayı planlıyorsunuz, gelecek planlarınız var mı?
Kızım şu anda İtalya'da Trieste şehrinde okuyor. İleride emekli olduktan sonra ailecek gerçekleştirmek istediğimiz planlarımız var. Altı ay Türkiye'de altı ay İtalya'da yaşamak istiyoruz çünkü buradan tam olarak ayrılamıyorum, ayrılmak istemiyorum. Ama aynı zamanda İtalya'yı çok özlüyorum, Düşünün yani 25 senedir başka bir ülkede yaşıyorum. İtalya'ya yazın gidince, Ağustos'un sonunda dönmek zorundayım, okullar açılıyor. Ama bazen dönmek istemiyorum. 15-20 gün daha kalmak istiyorum, Eylül ayı Ancona'da çok güzeldir çünkü deniz var orada. Ancak Eylül ayında orada kalamıyorum ve Türkiye'ye de üzgün dönüyorum biraz. Asıl istediğimse ne zaman Türkiye'den İtalya'ya ne zaman İtalya'dan Türkiye'ye döneceğime kendim karar vermem. Yani oradayken karar veririm, kalırım, özleyince geri gelirim. Mesela Noel İtalya'da daha güzel geçiyor ama buranın da mevsimsel güzellikleri başka tabii.
Galatasaray Lisesi sizin için ne ifade ediyor?
İstanbul'a gelir gelmez hemen duydum Galatasaray'ı ve çok etkilendim. Eşim inşallah bir gün orada öğretmenlik yapacaksın diyordu ve öyle oldu, çok mutlu oldum. Çok özel bir okul, buradayken çok sıcak bir ortamda bulunduğumu hissediyorum. Bir de öğrenciler efsane, çok seviyorum öğrencilerimi ve gerçekten bu kadar parlak, akıllı, saygılı öğrencileri hiç görmedim. İtalya'da da öğretmenlik yapıyordum, orda da tabii ki iyi öğrencilerim oldu ama burası gibi değil. Ben bu okuldan gerçekten çok memnunum.
Türkçeyi öğrenirken zorlandınız mı?
Çok zor, hala zorlanıyorum. Kursa gittim bir iki seviye ilerlemek için sadece. Çünkü hiçbir şey bilmiyordum, aslında hala bilmiyorum denebilir. Sonra işe girdim ve kursu bırakmak zorunda kaldım. Maalesef çok fazla ilerleyemedim Türkçe konusunda. Yaşayarak öğrendim bütün öğrendiklerimi, hâlâ da devam ediyorum öğrenmeye. Bazı şeyler çok zor Türkçede, mesela soru ekleri. Hâlâ onları tamamen güzelce öğrenemedim. -mış -miş ekleri hayatımda yok. Zor, zor ama güzel. Zaten dil öğrenmek her zaman bir challenge.
Okulda aklınıza kazınmış anılarınız var mı?
Çok var, 18 senedir buradayım. Mesela ilk öğretmenler toplantısı çok güzel geçmişti benim için ki hala hatırlıyorum. Monsieur Doumergue yanında oturmamı istemişti, lisemizin yeni İtalyanca öğretmeni diye tanıtmıştı. Herkes sıcak bir şekilde bakıyordu, çok iyi bir an ve güzel bir başlangıç olmuştu benim için Galatasaray Lisesine. Ondan sonra, ilk gittiğim Cemiyet'te Öğretmenler Günü kutlaması çok güzeldi, eski öğretmenler gelmişti. Benim için yeni bir şeydi çünkü Öğretmenler Günü diye bir şey yok İtalya'da. Çok güzel bir parti, atmosfer, ambiyans, insanlar, çok eğlendik o gece.
Sizce ideal öğrenci nasıl olmalıdır?
Hassas, derse katılan, çalışkan, parlak, saygı duyan öğrenci, benim için ideal öğrenci bu. Böyle öğrenciler var bu okulda gerçekten.
Türkiye'deki mevcut eğitim sistemini nasıl buluyorsunuz, sizce daha iyi bir hale getirilebilir mi?
Mevcut eğitim sistemi öğrencileri zora sokan bir sistem. Mesela ben son senedeki öğrencileri çok destekliyorum, onlara yardımcı olmaya çalışıyorum çünkü çok büyük zorluk çekiyorlar sistemden dolayı. Çok baskıcı, üzülüyorum sizin için. Bence son sene sınav olmaması gerekiyor veya başka bir şekilde üniversite kabullerinin gerçekleşmesi gerekiyor. Emek veriyorsun kaç sene, sonra mesela o gün hastasın veya stresten kaldıramıyorsun, sınavın kötü geçiyor ve istediğin yere gidemiyorsun. Bu çok çok yanlış. Siz değiştireceksiniz bu sistemi.
Kendinizi üç kelimede anlatabilir misiniz?
Çalışkan, enerji dolu, mutlu.
Eğer öğretmen olmasaydınız ne yapmak isterdiniz?
İtalya'da bir tiyatro kursuna gitmek ve filmler için dublaj alanında çalışmak isterdim. Ama bu isteğimi sonradan anladım, sonra fark ettim ne kadar güzel olabileceğini. İtalya'daki dublaj okulu çok güzel bir okul, ben çok sinemaya giden ve film izleyen bir insanım. Benim için dublaj çok önemli. Mesela Türkiye'de yapılan dublaj çok harika değil, hemen hissettim. ''Bu nasıl bir dublaj, natural değil!'' dedim. Yani bu hep sevdiğim bir şeydi, sinemayla ilgili bir şey yapmak isterdim.
İtalya ve Türkiye'yi yaşam şartları açısından karşılaştırabilir misiniz?
İkisi de son derece güzel ülkeler, bir de bu iki ülkenin çok fazla ortak yönü var, birbirimize çok benziyoruz. Buradaki sağlık sistemi daha iyi çalışıyor. Benim kızım hastalandı İtalya'da iki hafta önce, çok zor durumlarda kaldık. Oradaki sağlık sistemi çok karmaşık, buradaki daha kolay erişilebilir. Hemen buluyorsun iyi bir doktor, gidiyorsun, gece gündüz fark etmez, hemen randevu alıyorsun ve oldukça iyi hasteneler var. Orada özel hastane çok az, hepsi devlet ve bu biraz kötü. Mesela bu bence Türkiye'nin bir avantajı. İtalya'da da mesela eğitim sistemi daha iyi. Bu kadar baskıcı olmuyor, öğrencilerin ders yükü bu kadar ağır değil. Daha iyi çalışıyor diyebilirim.
Klasik bir soru ile bitirelim röportajımızı: Issız bir adaya düşseniz yanınıza alacağınız 5 şey nedir?
Kızımı kesin yanıma alırdım, onun yanında olunca hiç yalnız hissetmiyorum. Müzik aleti, kitaplar, gözlük, bir de güzel bir mayo, ziyaretçiler gelirse en azından diye.
Comments