top of page
Tramvay ve İnsanlar

''Korkmuyorum çünkü kadınlar var!''

  • İpek Şahin
  • 13 Nis 2023
  • 3 dakikada okunur

Yazan: İpek Şahin


8 Mart’ın tüm dünyada Emekçi Kadınlar Günü olarak kutlandığını biliyoruz. Burada kutlamak kelimesini mi yoksa anmak kelimesini mi kullanmalıyım diye çok düşündüm ama olabildiği

kadar umut içeren bir yazı olmasını istiyorum. Bu sebeple ''kutlanıyor'' diyeceğim.


Clara Zetkin

Öncelikle Emekçi Kadınlar Günü'nün ortaya çıkış hikayesine değinmek istiyorum. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, 1857 yılında 40.000 dokuma işçisinin daha iyi koşullarda çalışmak ve haklarını alabilmek için girdiği mücadelenin sonucu olarak başlattıkları eylemler sırasında çıkarılan(?) ya da çıkan(?) yangında hayatını kaybeden 120 kadın işçiyi anmak amacıyla ilk olarak 1910 yılında düzenlenen Sosyalist Kadınlar Konferansı'nda , Clara Zetkin’in önerisi ile kutlanmıştır.


Bana kalırsa 8 Mart şu anda ülkemizde kutlanması bir gün olarak değil anılması gereken bir gün olarak görülmeli. Hatta ve hatta katledilen veya şiddet gören her kadın; koltuk sevdaları, geri kafalılıkları ve bağnazlıkları yüzünden İstanbul Sözleşmesi gibi korumacı yasalar içeren şeyleri kabul etmeyip yüzlerce kadının canice katledilmesine sebep olan ve katledildikten sonra katillerinin dışarıda serbestçe dolaşabilmesi için efor sarf edenlerin yanına kalmaması için anılmalı, unutulmamalı, unutturulmamalı. Kendimi bildim bileli neredeyse asla değişmeyen tek bir şey oldu: kadın erkek eşitsizliği. İlk başlarda çocuk olduğum için farkında olmadığım ama içinde bulunduğumuz toplumun bir gerçeği olan herkesi belli temellere göre yetiştirme eğilimi bu değişimi engelleyen temel şey oldu.


''Kadın dediğin toplum içinde kahkaha atmayacak.''

''Onu giydiyse hak etmiştir.''

''Buradan doğruca eve gidiyorsun.''

''Kadının işi annelikten başka bir şey değildir.''

''Kızını dövmeyen dizini döver.''

vb. cinsiyetçi kalıplar aslında çocuk yaşımızdan itibaren normalmişçesine alıştırılıyor ve kötü zihniyetler ortaya çıkıyor. Bu zihniyetleri değiştirmenin tek yolu ise doğru eğitim. Aileden gelen veya okulda verilen eğitim.


Taciz, tecavüz vakalarındaki çoğu faile baktığımızda ailesindeki kişiyi örnek almış, ataerkil bir sistem ile büyümüş ya da şeriatçı bir anlayışa sahip insanlar ya da kendi deyimleri ile namus temizlemeye çalışanlar oluyor. Katillere yaptırım uygulanmaması da cinayetlerin normalleştirilmesine, katillerin “Nasıl olsa bir şey olmuyor.” motivasyonu ile daha fazla canın hesabı sorulmadan katledilmesine sebep oluyor.


Biraz da geçtiğimiz yıllarda katledilen ve isimleri herkesin aklına kazınmış olan kadın cinayetlerinden bahsetmek ve toplum olarak ne kadar balık hafızasına sahip olduğumuzun tekrar altını çizmek istiyorum.


Sanırım beni bütün cinayetler arasında en çok etkileyen, farkındalığımı arttıran ve bilinçlendiren 18 Ağustos 2019 tarihindeki Emine Bulut cinayeti oldu. Kırıkkale’de eşi Fedai Varan tarafından takip edilip lokantada, 10 yaşındaki kızlarının önünde, boğazından bıçaklandı ve lokantadan dışarıya çıkarken kızıyla arasında herkesi derin bir hüzne boğan şu diyalog gerçekleşti:

—Ölmek istemiyorum!

—Anne! Ne olur ölme.


Bu gibi durumlara farkındalık getirmek amacıyla yapılan birçok konser, kitap , gezi ve de en çok ses getiren kadın yürüyüşleri var. Her sene olduğu gibi bu sene de 8 Mart’ta ülkemizde bir çok yerde -kaymakamlıkların yasaklarına rağmen- büyük ya da küçük eylemler ve yürüyüşler düzenlendi. Bunlardan biri de İstiklal Caddesi’ndeki artık bir imza haline gelmiş olan, yürüyüştü. Bu sene her sene olduğu gibi yine kadınların sesini susturmaya, eylemi durdurmaya yönelik yasalar çıkartmaya çalıştılar ve yasaklar getirdiler. Tabii ki de bu kadınların ve eşitliğin destekçisi kimsenin yürüyüşüne engel değildi.

Bomba ihbarları geldiğinde ya da bomba gerçekten patladığında bile asla doğru düzgün bir güvenlik önleminin alınmadığı İstiklal Caddesi'nde, bu sene de 8 Mart'ta her sokakta jandarma ve polisler vardı.



Bana kalırsa bu seneki Feminist Gece Yürüyüşü’nde diğer senelerden farklı olarak daha cesur bir topluluk vardı. “Kaçın Kaçın! Kadınlar Geliyor!” “Evin direği erkek değil kolonlardır.” “Korkmuyorum çünkü kadınlar var.” gibi umut vadeden pankartlarla dolu bir yürüyüş gerçekleşti. Yine her zamanki gibi polis müdahaleleri, yolları kapatma erişim engelleri gerçekleşti ama yürüyüş durdurulamadı. Yürüyüşü gereksiz bulan, hiçbir şey değiştirmeyeceğine inanan zihniyetlere de iyi bir cevap olmuş oldu. Umalım ki bu zincirler altında kalmaya zorlandığımız son 8 Mart olsun ve 2024'te her şeyin ne kadar değiştiğini anlattığımız bir yazı sizlerle olsun.


Comments


  • Instagram

Galeta Gazete

Kuloğlu Mahallesi, İstiklal Caddesi

No: 159 Beyoğlu/İSTANBUL

34430

Galatasaray Lisesi

İletişim

Bize ulaşın!

Gönderildi. Bize ulaştığınız için teşekkürler.

bottom of page