top of page
Tramvay ve İnsanlar

8 Mart Üzerine

  • Feyan Yıldırım
  • 13 Nis 2023
  • 4 dakikada okunur

Yazan: Feyan Yıldırım


İzin alarak bugün protokolü, kuralları ve akışı biraz esnetmek isterim…

Sayın Müdür Yardımcım,

Sayın kadın Kartiyelerim,

Saygıdeğer kadın meslektaşlarım,

Sevgili kız öğrencilerim,

Sayın Müdürüm,

Sayın Ders Nazırım,

Sayın erkek Kartiyelerim,

Saygıdeğer erkek meslektaşlarım,

Sevgili erkek öğrencilerim,


Sizlere şöyle “adam akıllı”, tabiri caizse “baba gibi” bir konuşma yapmak isterdim! “İnsanoğlu” tarihinde belki daha önce yapılmamış bir konuşma! Hocamız “adamın dibi”, “sözünün eri” korkmadan, çekinmeden düşündüklerini söyledi, “kalıbının adamı” dedirten bir konuşma, “bilim adamı” niteliğinde! Fakat “elimin hamuruyla erkek işine karışmam” pek hoş karşılanmaz, zira benden beklenen de o değil. Sizlere 8 Mart’ın tarihçesini de anlatabilirdim, ne anlama geldiğini de… hep birlikte neden böyle bir şeyin hâlâ gerekli olduğu konusunda da uzun tiratlar yapabilirdik ve tören sonunda “aaahhh, keşke başka bir dünya mümkün olsa” diyerek parkenin güzelliğine bakarak çıkabilirdik bu törenden… bir sonraki kadın cinayetine veya benzer bir olaya kadar. Bu kalıpları dilimize yerleşmiş olması, güncel hayatta “normalleşmiş” olması ne kadar da üzücü… güç, akıl, doğruluk, örnek olmanın erilleştirilmiş olması başlıca bir itiraf, üzücü bir itiraf.

“Bana hangi sözcükleri kullandığını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim” derdi üniversitede tez Hocam. Ben sizlere adam akıllı” değil de “Madam akıllı” bir konuşma yapacağım bugün…, İnsan gibi, cinsiyet ayırmadan. Bu ülke, hatta dünya, ayrıştırılmanın çetin sonuçlarını yeterince yaşamadı mı? Hangi bilim dalı kabiliyet, yetenek, donanım veya nitelik olarak cinsiyet ayrımı yapıyor? Kaynağı ve dayanağı olmayan bu eşitsizlik tohumları tam da en yakınımızda ekilir, geleneksel bir şekilde büyütülür ve gururla hayatımızı süslemek üzere her alana yerleştirilir.

Sevgili Galatasaray Gençleri, yarının Madam ve Adamları, zekâ potansiyelinizle parlayan ününüz, sağduyulunuzla zirve yapmakta, bunun zaten bilincindesiniz!

159 devre boyunca bu topraklarda, Türk toplumuna karşı üstlendiğiniz bütün sorumlulukların yanı sıra bir tanesini de ben eklemek isterim; ekilen bu tehlike tohumları görün, işitin ve karşı koyun…

Maço konuşmalar, davranışlar, tutumlar yersiz şakalar, küfürler, en iyimser yaklaşımla bu eylemleri yapanı küçük düşürür… bunu anlayın, yapmayın, yaptırmayın. Bunları ne kendinize ne de başkasına yakıştırın.


Irkçılık, kölelik, cinsiyetçilik aynı hastalığın farklı aşamalarıdır… her durumda kurban, daha iyi aşağılanmak için, önce tüm insanlığından mahrum edilir.

Nitekim kadınlar korunmasın, tehlikede olduklarını hissettiren davranışlara son verilsin yeter!

Kadınlar savunulmasın, herkes kendine hâkim olsun fazlasıyla!

Ya birlikte İnsan olur, BİR oluruz, ya da Türkçe deyimin dediği gibi “erkeklik de ölür, kadınlık da, insanlık da ölür”!

Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün sözleriyle konuşmamı sonlandırmak isterim, “İnsan topluluğu kadın ve erkek denilen iki cins insandan mürekkeptir. Kabil midir ki, bu kütlenin bir parçasını ilerletelim, ötekini ihmal edelimde kütlenin bütünlüğü ilerleyebilsin? Mümkün müdür ki, bir cismin yarısı toprağa zincirlerle bağlı kaldıkça öteki kısmı göklere yükselebilsin?”


Tabiri caizse, “Madamı deli etmeyin, elinizi taşın altına koyun”!


Dünya Emekçi Kadınlar gününüz kutlu ve umutlu olsun!



DISCOURS 8 MARS


Avec votre permission et tout le respect que je vous dois, permettez-moi de transgresser quelques règles, ne serait-ce que pour aujourd’hui…

Chère Directrice Adjointe,

Mesdames les Quartiers,

Chères collègues-eu,

Chères élèves-eu,

Cher Directeur,

Cher Directeur des Etudes Françaises,

Très chers élèves,


J'aurais pu au dû retracer l'histoire du 8 mars, vous explicité ce que cette journée signifie et nous aurions pu nous lancer pléthore de tirades sur les raisons pour lesquelles cette journée internationale des droits de la femme est encore nécessaire en 2023. Nous aurions clos la discussion par des "aaahhh, si seulement un autre monde était possible" et nous serions repartis la tête baissée en admirant la beauté du parquet... tout cela jusqu'au prochain féminicide ou événement similaire bien sûr.


J’aurais voulu vous proposer un discours « virile, correct », pour ainsi dire « paternel », vous voyez, celui qui de droit force au respect ! Un discours « d’homme de parole » comme on dit, « musclé », sans crainte, ni hésitation… autrement dit, pas un discours de « femmelette », qui fait « pleurer comme une Madeleine ». Non seulement ce n’est pas ce que l’on attend de moi mais c’est surtout, qu’il n’y a pas de place pour ces « gamineries ». Ce sont des trucs - passez-moi l’expression - de « filles », pire de « nanas », de « gonzesses » ou de « meufs ». Ici, « on ne joue pas à la corde à sauter », c’est du sérieux, c’est la cour des grands, des hommes des vrais ! Autant d’expressions « normalisées » que nous utilisons innocemment tous les jours mais qui en disent long sur notre manière de concevoir le monde et de le donner à entendre aux autres... Les droits des femmes passent évidemment par une équité du droit à l’éducation, salariale et bien d’autres choses mais force est de constater que cette ségrégation commence dès le plus jeune âge, de manière totalement innocente et anodine. En effet, quoi de plus efficace qu’une péjoration passant par la féminisation ? Une petite plaisanterie déplacée assujettissant la femme à son rôle d’objet esthétique, une petite blague mettant en corrélation le niveau intellectuel d’une personne et la blondeur de sa chevelure, ou encore une justification d’ascension professionnelle autre que par le labeur… et en contrepartie une masculinisation des concepts de pouvoir, de la raison, de la droiture, de l'exemplarité du courage… Ceci est un aveu aussi triste que frustrant.


"Dis-moi comment tu nommes et je te dirai qui tu es", disait mon professeur à l'université.


Ces graines d'inégalité, qui n'ont ni source ni fondement, c’est nous qui les semons tous les jours, les cultivons par tradition et les plaçons fièrement dans tous les domaines pour qu’elles ornent nos vies.

Mesdames et Messieurs Galatasaray’lı, votre réputation repose certes sur votre potentiel cognitif, mais elle atteint son apogée par votre engagement !

Depuis 159 promotions, vous avez joué un rôle important lors des grands tournants historiques.

Je me permets de vous confier une nouvelle responsabilité civile aujourd’hui : choisissez bien vos mots, ne faites aucune économie intellectuelle lors de vos interactions même entre vous.

Le racisme, l'esclavage, le sexisme sont les différents stades d'une même maladie... dans chaque cas, la victime est d'abord privée de toute son humanité pour être mieux avilie.


Je voudrais conclure mon discours en citant le grand leader Mustafa Kemal Atatürk : "La société humaine est composée de deux types de personnes, les hommes et les femmes. Est-il possible de faire progresser une partie de cette masse et de négliger l’autre tout en espérant faire progresser l’ensemble ? Est-il possible que pendant qu'une moitié d'un corps reste enchaînée au sol, l'autre moitié puisse s'élever dans les cieux ? ».


En guise de conclusion et avec tout le respect que je vous doit, « arrêtez de nous les briser »… NOS DROITS


Bonne journée internationale des droits de la femme.

Comments


  • Instagram

Galeta Gazete

Kuloğlu Mahallesi, İstiklal Caddesi

No: 159 Beyoğlu/İSTANBUL

34430

Galatasaray Lisesi

İletişim

Bize ulaşın!

Gönderildi. Bize ulaştığınız için teşekkürler.

bottom of page